Kafamda deli sorular.
Dudaklarımda Erzincan türküleri.
"Erzincan’a girdim ne güzel bağlar" türküsünü söylerken, gözlerimden Girlevik’in suları dökülse...

Kemaliye’nin karanlık kanyonlarında yürüsem...
Otlukbeli gölünde serinlesem.
Bir akşam üstü çıksam Ergan Dağı’na yüreğimi soğutsam...
Aklıma girdiğinde Refahiye...
Leyla’ya hasret, Mecnun’a dönsem...
Kemah Kalesi’nin gizli geçitlerinden Fırat’a insem.
Tercan’da Mama Hatun’u ziyaret etsem. Çayırlı’da dinlensem.
Üzümlü’de Cimin üzümünü yesem şifa niyetine.
İliç’te baraj gölünün kenarında yürüsem.
Papatyanın çiçeklerini ‘seviyor' 'sevmiyor'larla yolsam.
En son çiçek yaprağı ‘Erzincan beni seviyor’ çıktığında...
‘Seviyor çiçeği’ni af edip koparmasam...
Ekşi sudan içsem, Esentepe’den Erzincan’ı seyretsem.
Geçmişe gitsem, tarihini ve kültürünü yaşasam.

Sen söyle canım Erzincan’ım neler oluyor sana böyle?
Ne o yorgun gibi bir halin var senin.
Duyguların karışık olabilir mi...

Eskiden ‘tren gelir hoş gelir’ derdin.
Şimdi ‘tren hoş gelmiyor’ diyorsun.
Merakla Turistlik Doğu Ekspresi’ni beklerken gözlerin umutsuzca kapanıyor. Işıkların sönüyor.
Kemah ve Kemaliye neden bizi es geçiyor, yoksa bize küsmü diye soruyor.

Gazete’de bir haber.
Başlıkta, Erzincan ekoturizm cenneti.
“Erzincan, Gölleri, akarsuları, kaplıca suları, dağları, yaylaları ve vadileriyle oldukça zengin bir kaynağa sahip” diyor haberin içeriği. Dağcılıktan tutun Offroad’tan çıkın. Aklınıza geçecek her türlü doğa sporu. Ama bunlar var da niye kimse yok diye düşünürsünüz şimdi. Onu da şehri yönetenlere sorun isterseniz.

Biliyor musun sen...
Suyu sert İnsanı mert Erzincanlılığım geliyor bazen aklıma...
"Dert bir değil ki elvan elvan" oluyorum... Yağmur bulutları gibi simsiyah doluyorum...

Geçenlerde soluğu doktorda aldım...
Yemeden içmeden kesilmiştim. Doktor uzunca bir reçete tutuşturdu elime... Günde üç övün Erzincan içeçekmişim Girlevik’in suyuyla...
Ergan’ın, Dumanlı’nın havasını çekecekmişim cigerlerime...