Hukukun üstünlüğü, birey-devlet ilişkilerinin durumu, halkın kendi kendini yönetmesi, bireyler arasındaki ilişkiler, gelir dağılımındaki adalet, bireysel inanç ve ibadet özgürlüğünün teminat altına alınması, azınlık haklarının korunması v.b. durumlar bir devlet içersindeki demokratikleşmeyi belirleyen kavramlar olarak sayılabilir. Tariften de anlaşılıyor ki demokrasi herkesin haklarının korunduğu bir rejim olup, çoğunluğun azınlığa tahakkümü değildir.
Devletleri, milletler kurar. Türk Milleti de tarihte cihan imparatorluğu da dahil olmak üzere birçok devlet kurmuştur. Devletlerin sahipleri kurucu milletlerdir. Türk'lerin kurduğu devletler dünya içerisinde her zaman söz sahibi olmuş ve dünyayı bile adalet içersinde yönetmişlerdir. Türk Milleti’ nin en son devleti varlığından onur ve şeref duyduğumuz Türkiye Cumhuriyeti’dir. Türk Milleti bu devleti canıyla, kanıyla kurmuştur. Yüce Devletimizin kurucu kahramanlarını şükranla saygıyla yad ediyorum. Son 10 yıldır devleti yöneten siyasi iradenin başı Sayın Başbakan alt kimlik-üst kimlik tartışmaları başlatmış, söylemlerinde "Laz'ı, Kürdü, Çerkez'i, Arnavut'u" diye ayrımlar yaratarak, Türk kimliğini sıradanlaştırma gayreti içerisine girmiştir. Bu gayret son olarak kendisini 30 Eylül 2013 tarihinde ''Demokratikleşme paketi'' adı altında yapılan açıklamayla göstermiş olup; okullarımızda çocuklarımız tarafından onurla okunan Andımız'ın artık okunmayacağı açıklanmıştır. Şaşkınlık içersindeyiz, öfke içersindeyiz, hazmedemiyoruz... Türk'üm demekten kim rahatsız oluyor anlayamıyoruz. Devletimizin kurucusu Atatürk, "Türk" kavramını, "devlet sınırları içersindeki Müslüman tebadır" diye tarif etmiştir. Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti devletini Türk-İslam Sentezi üzerine oturan Milli Devlet olarak kurmuştur. Cumhuriyet'in Milli Devlet İlkesine zarar vermek isteyenler, Türk kimliği ile uğraşıp durmuşlardır. Amaçları, Türkiye Cumhuriyeti’ni "Milli Devlet" ilkesinden uzaklaştırarak sıradanlaştırmak ve Türkiye Cumhuriyeti’ni Türk Milleti’nin Devleti olmaktan çıkarmaya çalışmaktır. Türk’ün Yurdunda çocuklarımız Türküm demeyecekler de ne diyecekler. Çocuklarımız tarafından okullarda okunan Andımız'daki ''Türküm'' sözünden rahatsız olanları ve bunu "demokratikleşme paketi" içersinde kabul ederek yasaklayanlardan Türk Tarihi utanacaktır.
Bütün bunlara inat; Türk Milliyetçileri, okullarımızdan kaldırılan Andımız'ı bundan böyle her ortam ve her vesilede daha yüksek sesle okumalıdır ve şüphesiz okuyacaktır da. Kendisini Türk Milliyetçisi olarak tanımlayan hiçbir fert bu utanılacak duruma sessiz kalamaz. Devletin demokratikleşme sorunu "Türk" adından mı kaynaklanıyor. Evet devletin demokratikleşme sorunu var. Hem de çok var. Siz neden bu sorunları çözmüyorsunuz da "Milli Devlet" ilkesine el uzatıyorsunuz. Özel liseler de Kürtçe eğitim yapılmasına izin vermeniz de Milli Devlet ilkesinden uzaklaşmak istediğiniz bir emaresidir. Türk Milleti bu durumu asla affetmez.
Amacınız demokratikleşme ise, sosyal hukuk devleti olma yolunda devleti iyi çalıştırın, devletin kurumlarını siyasallaştırmayın. Devletimiz, organizasyon şeması ile insanlarımıza daha fazla hizmet etmesini sağlayın, gelir dağılımını düzenleyen paketler açıklayın, vergi reform paketi açıklayın, vergiyi harcama üzerinden değil kazanç üzerinden alın. Çok kazanan çok az kazanan az vergi versin. Madem ki yüzde 99 Müslüman'ız Zekat Müessesini yasalaştırın. Görün bakın neler oluyor. Parası olan değil, adam olan kıymetli olsun.
Demokratikleşme paketi içerisinde yer alan başörtüsü düzenlemesini destekliyoruz. Okullarımızda Din Eğitimini zorunlu hale getirin. Böylece herkes dini inancının gereği olan eğitimi, devletin okullarında alsın. Her zaman yapısını ve konumunu problem olarak gördüğünüz Genel Kurmay Başkanlığı'nı, Milli Savunma Bakanlığı'na bağlayın. Varsa yüreğiniz hadi yapın. Demokratikleşme, misyonerlerin ülkemizde istediği çalışmayı yapması değildir.
Uyanın!
Buradan Sayın Başbakan’a bir önerim var; demokratikleşme konusunda samimi iseniz, iki kanununda reform yapın. Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim Kanunu’nu değiştirin. Değiştirin ki, "Lider Sultası" kalksın. Millet kendi vekillerini seçsin. Genel Başkan olarak alıyorsunuz elinize listeyi, istediğinizi milletvekili yapıyorsunuz, istediğiniz kanunları talimatla meclisten geçiriyorsunuz. Bunun adı da demokrasi oluyor. Yüreğiniz yetiyorsa dokunulmazlıkları kaldırın, dünyada iki tane dokunulmazlık kaldı; ‘Hindistan’daki inekler’ ve Türkiye'deki Milletvekili dokunulmazlıkları. Kaldırın, Lider Sultası’nı, millet kendi istediğini milletvekili seçsin. İşte o zaman demokrasi ve insanca yaşamak ülkede nasıl kuruluyor görün.
"VARLIĞIM TÜRK VARLIĞINA ARMAĞAN OLSUN. NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!".