Türk siyasi hayatının önemli ve renkli simalarından Prof.Dr. Necmettin Erbakan 27 Şubat günü hakkın rahmetine kavuştu. Yüce Allah(cc)’tan rahmet diliyorum.
Erbakan, Adalet Partisi’nden milletvekili adaylığı Süleyman Demirel tarafından veto edildikten sonra Milli Nizam Partisi’ni kurarak siyasete başladı. Bu kısa süren partiden sonra Milli Selamet Partisini kurarak siyasi hayatımızda etkin aktörlerden birisi haline geldi. Geliştirdiği Milli Görüş fikri ile yurt içinde ve yurt dışında bir çok sivil toplum kuruluşları kurdurdu. Ülke genelinde geniş örgütlenmeler oluşturdu. Türk siyasi hayatında Merhum Alparslan Türkeş’ten sonra ideolojisi olan ikinci siyasi hareket olarak değerlendirildi.

İslamı baz alarak devlet ve millet hayatında İslam hukukunun uygulanabilmesi veya kaynağın İslam olduğu fikirleri nedeni bir çok davalara ve muhtıralara maruz kaldı. 
Darbe gördü, muhtıra gördü, kapatma gördü ama asla yılmadı. 85 yaşında iken bile partisine güç katmak için tekrar genel başkan seçildi. Herkes tarafından tanınan birisi olduğu için bu konuyu fazla derinleştirmeden, merhum Hoca’nın kendi içerisinden; “Değiştik, Milli Görüş gömleğini çıkardık” diyerek ayrılan Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşları ile neden anlaşamadığı konusu üzerinde bir tartışmanın başlatılmasının; yakın tarihimize ve gelecekte muhtemelen nelerle karşılaşabileceğimiz konusuna ışık tutabileceği kanaatindeyiz. Bu tip siyasi ayrışmalara ülkemizde pek tanık olmuş değiliz, zira milli görüş disiplini içerisinde yetişenlerin, liderlerine rağmen böyle bir ayrışma içerisine girmelerinin önemli nedenleri olmalıdır.

12 Eylül 1980 İhtilalinden sonra yasaklı halde bulunan Erbakan’ın siyaset yasağı 1987 yılında ki halk oylamasından sonra kalkmıştır. Merhum Hoca tekrar siyasete dönmüştür. Tekrar Milli Görüş fikrini savunmaya başlamıştır. İhtilalinden sonra cemaatleşme çalışmalarına destek verdiği söylenen devletimizin, Erbakan Hoca’yı neden desteklemediği sürekli baskı ve kontrol altında tuttuğu bir türlü anlaşılmamıştır. Amerika’nın ülkemizde kendilerinden bağımsız olarak bir İslam hareketinin gelişmesine kontrol edemeyecekleri nedeni ile izin vermeyecekleri iddia edilmektedir. Bu yüzden kendileri ile anlaşmayan Erbakan Hoca’nın partisinin içerisinden siyaseten ayrıştırma yapılarak değişim adı altında yaptıkları hamlelere uygun yeni bir İslam tabanlı siyasi hareket oluşturdukları iddia edilmektedir.
Türkiye’nin NATO’ ya üye olması ile planlandığı iddia edilen büyük Ortadoğu Projesi’nin uygulanması için 1980 İhtilali’nden sonra cemaatlerin desteklenerek ülkemizde bir İslamcı iktidarın oluşturulmasına zemin hazırlandığı ve AKP iktidarı ile bunun sonuçlandırıldığı iddia edilmektedir. Bu iddialar karşısında şunu anlamaya çalışıyoruz...

“Neden mevcut İslamcı hareket olan Necmettin Erbakan hareketi desteklenmedi” Bu sorunun cevabını muhatap bulup aydınlatmak kolay mümkün olan bir işlem olmadığı için konuya, Merhum Hoca’nın son siyasi hareketi olan Saadet Partisi ne gönül verenlerin,  AKP ye ve gelişen dünyaya, Büyük Ortadoğu Projesi’ne nasıl baktıkları açısından bakmak faydalı olacaktır.
Daha önce konuştuğumuz Saadet Partisi gönüllüsü bir çok kişi tarafından, Büyük Ortadoğu Projesinin Amerika tarafından oluşturulan ve büyük İsrail projesine destek veren bir Hıristiyan Kulübü projesi olduğunu iddia edilmektedir. Bu proje için Türkiye’den bir çok işbirlikçi kullanıldığı, bu projenin devletin resmi projesi haline getirildiği, bu proje ile Ortadoğu’nun yeniden yapılandırılacağı ve Medeniyetler arası buluşma, dinler arası diyalog ile ABD’nin kendi geliştirdiği İslam anlayışını bölge insanlarına enjekte ederek, Hıristiyanlığın kontrolü altında bir İslam modelinin uygulanmak istendiği konusunda kuvvetli kaygılarda ve iddialarda bulunulmaktadır. 

Ortadoğu’da meydana gelen olaylardan sonra ABD tarafından büyük orta doğu projesinin son bölümünün düğmesine basıldığı iddiaları ile yukarıda belirtilen iddiaların birleştirilmesi ve Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Ortadoğu’da İslam’ın Lideri olarak takdim edilmesinin bu projelerin bir sonucu olduğu da toplum mühendisliği yorumcuları tarafından kuvvetlice iddia edilmektedir.

Açıkça söylenmese de yorumcuların anlatmak istedikleri, BOP’un uygulanması için Türkiye’de İslamcı iktidarların olması gerektiği, bu iktidarlarında ABD ile iyi anlaşan sürekli işbirliği içersin de olunabilecek bir iktidarın varlığının ABD için şart olduğu iddia edilmektedir.

Şimdi bu iddialar ile yukarıda belirtilen  iddialar birlikte değerlendirildiğinde, iyi analiz edilirse şu sonuçlar ortaya çıkabilecektir. ABD,  BOP için Türkiye’ de İslamcı iktidar istemesine rağmen, Dünya İslam Birliğini savunan Necmettin Hoca’yı istememiştir. Acaba Necmettin Hoca’dan ayrılarak iktidar olanlar ABD nin aradığı niteliklere uygun mu hareket ediyorlar, o nedenle mi sürekli iktidarda olmaları gerekiyor,  iyi düşünülmelidir.
Merhum Necmettin Hocaya, tekrar, Yüce Allah(cc) tan rahmet, ailesine ve tüm sevenlerine başsağlığı diliyorum.